Şimdi tutunduğu her dal elinde kalmış bir gencin niçin rabbi tuğla olmasın?

Tam şu anda bombalar patlıyorken şehrin dehlizlerinde,

Mağaralarında Allah diye haykıran yüreklerin ahvali ne olur.

 

Göçmen kuşların tüylerine işlenmiş bir mendilden arta kalan göz yaşlarına sarılıpta ergenliğin getirdiği pıtraklı sevdaları gurbete uğurlanmakta.

 

Uzuyor bu yollar ve arsızlıklar.

İşte tam buramda, evet evet heybemde;

 teşebbüs edemediğim tüm suçlar.

Ceplerinde ki rüşvetle zar zor yürüyen polisler çekemezler beni sorguya.

 

Tarihi kaybolmuş bir zamanda her şeye tanık olunan bir taksideysek madem şahitliğimi kim ne yapa?

Tanıklığımın hükmü yok mahkemenizde ey insanlar!

 

Demirinden gıcırdayan bir ranzada gerçekleşen haytalıklarımdı hayat.

Çocukluğumda kaybolmuşum 

Evini hiç bulamamış veya evini unutmuş biriyim ben.

Göçemeyen bir kuşun dini tam olamaz diyor enbiya.

Duymuyorum henüz,

Duymuyorum çünkü mağaradan çıkamamışım henüz ve hicrete daha çok var.

 

Yine de bu oyunda bulunuyorum cesetimle.

Korkum ecnebi reyonlarında boykot edilmekte.

 

İnsanların gözünde yabancının biriyim işte.

Çekleri sahte çıkmış bir tüccarın mahcubiyeti var içimde 

Pazarlığa oturduğum ticaretim değil hayatımmış 

Kabuslarla avutulmuş bir çağda gençlik ölümü işten dahi değil.

 

Ne berraktı sayfam, dostlarım vardı, koşmaya hevesli bir çift bacak ve haykırarak çarpan kocaman bir kalp...

 

Gelin pazarlığa oturalım, 

Bana, karalayarak yazdığım senetleri, sözleri, çekleri ve temiz bir sayfa verin.

Tüccar değil ressam imişim meğer.

 

Şimdi borsalarla avutulmuş bu dünyayı çizebilirim.

Ve şimdi sinemada bir atı at olarak izleyebilirim.

Devrimcileride kabul edebilirim,

Osmanlıyı da 

Doğan güneşi de

Er alpleri de

                               T.A