03:21

Burası bir ev değil.
En fazla, içinde duvar bulunan bir sessizlik.
Kapılar gıcırdamıyor burada;
kapılar buraya girmekten utanıyor.

Dün gece de aynı saatte uyandım.
03:21.
Saatin dijital kırmızısı, odamı küçük bir mezar taşı gibi aydınlatıyor.
Kalkmak istemedim önce. Ama içimde bir şey — belki iç organlarımın arasında sıkışıp kalmış eski bir korku — beni dürttü.
Yavaşça doğruldum.
Odamın köşesine ilişmiş eski koltuk hâlâ oradaydı.
Ama üstündeki ceket bana ait değildi.

Pencerem kapalıydı.
Ama camın arkasında buhar vardı,
ve bu buhara bir kelime yazılmıştı:
“YİNE.”

Hafifçe titredim.
Bunu yapan bir yabancı olamazdı.
O kadar sessiz yaşıyorum ki, benim bile kendime izinsiz girmem yasak.

Duvarın öte yanından gelen bir çıtırtı…
Fare mi?
Ama bu evde ben taşındığımdan beri bir tek canlı görmedim.
Sadece aynalar var.
Ve aynaların yansıttığı bazı şeyler, bana ait değil gibi.