Tek perdelik, oyuncusuz, metinli-sessiz bir tiyatro deneyimi.
Süre: 25 dakika
Oyuncu kadrosu: Yok
Dekor: İki boş sandalye, bir eski tip telefon, ve bir kırmızı perde
Anlatı: Seyirci üzerine kurulu bir yansıma düzlemi
Sahneye girildiğinde loş bir ışık ortamı hâkimdir.
Sahnenin tam ortasında iki sandalye karşılıklı durmaktadır.
Bir sandalyenin üzerinde eski, çevirmeli bir telefon vardır.
Perde kapalıdır.
Işıklar tam yanmaz.
Sadece bir “bekleyiş” hissi vardır.
Fon sesi olarak derin, sürekli bir uğultu duyulur.
İzleyici içeri girip oturduktan 3 dakika sonra, hiç kimse sahneye çıkmadan oyun başlar.
Dakika 0 - 5:
Perde hâlâ kapalı.
Telefon bir kez çalar.
Kimse açmaz.
Seyirciden fısıldaşmalar başlar.
Telefon tekrar çalmaz.
Uğultu biraz daha yükselir.
Dakika 5 - 10:
Perde aralanmaz, fakat sahne ışığı biraz daha güçlenir.
Bir ses duyulur:
“Bir oyuncu vardı.
Unutuldu.
O yüzden gelmedi.”
Dakika 10 - 15:
Sandalyelerden biri yere düşer — birdenbire ve gürültülü.
Telefon bir kez daha çalar.
Bu sefer daha uzun.
Yine açılmaz.
Perdenin kenarından rüzgâr gibi bir hareket hissedilir ama kimse görünmez.
Işık titreşir.
Fon sesi kesilir.
Dakika 15 - 20:
Bir dış ses (kadın, yumuşak ama tedirgin):
“Seyirci olmadan oyun olmaz… derlerdi.
Ama oyuncu olmadan seyirci ne izler?”
“Kendini mi?”
“Bekleyişi mi?”
“Yokluğu mu?”
Sandalyenin birine yavaşça bir gölge oturur.
(Gölge gerçek değildir — sadece ışık oyunuyla yaratılmıştır.)
Dakika 20 - 24:
Perde yavaşça açılır.
Sahne tamamen boştur.
Telefon hâlâ yerinde.
Seyircinin karşısında, büyükçe bir aynaya benzer yansıtıcı yüzey belirir.
Işık doğrudan seyircilere yönelir.
Sanki artık “izlenen” onlar olmuştur.
Dakika 24:30:
Bir yazı belirir sahnenin üst kısmında:
“İzlediğiniz şey, kendi bekleyişinizdi.”
Dakika 25:00:
Perde kapanır.
Işıklar kapanır.
Hiçbir alkış teşvik edilmez.
Sessizlik hâkim olur.
Görevliler salona girip izleyicilere hiçbir açıklama yapmadan çıkmaları için kapıyı açar.