yalnızca dokunulabilen yerlerime alışkınım tabii
tabii ve belki birkaç saplantı hariç
belki birkaç tavuk ya da kuzu ya da kaplan
yaşamadım hiç(basit döngüler hariç)
yaslan yat veya anlat, unut bu hâli
hadi biraz bildiklerimizi konuşalım
şeyhime ve avucuma ve biraz karşılaştıklarıma
elimde mi değil yoksa zorunda mıyım bilmiyorum
çocuk, sana diyorum
kavuşmak mutlaka beraberinde sanrılar getirir
ne fena uzaklaşmışım şiirden
ne fena özetlemişim hayatımı yeni tanıştıklarıma
bir yandan ekilen bir toprak kadar hazırdım
Mümkün olabilecek tüm yarınlara
Öte yandan önünü göremeyen bir adam
Basarak tüm gerçekleri bağrıma
kibirden uzaklaşıp kaçabilmek kendine
Ya da sıkı bir atom bombası patlatmak mahallemde
Bir ve iki ve üç
Biz dünden alışkınız bu şiire
Gençlerin işidir demişti selam olsun Menteş’e
yine bozdum kuralları bu değirmende
olmayan saçlarımı ağrıttım bir de
şimdi tüm istanbul’u dört dönerken
dört nala koşturduğum kısrağın üzerinde
güzel ama nazlı bir güneş doğuracağım
Şimdilerde ise aklımda uzun süren bir ölüm fikri var
Yaşamak ya da silahı kafama dayamak gibi
Sanırım dünyadaki tüm günahlarda parmak izlerim var
Bir çözüm bulmam lazım acilen(kaçmak gibi)
sonrasında kocaman düşüncelerim olacaktı
kendi etrafında dört döndürüp yere vuracaktım bir atı
at ki o bir zenci, gecenin metaforu olacaktı
asil ve sakin, biraz da tehlikeli
bide hatırlıyorum evimin önünde
ciddi adamlar vardı
karasaçlı kocaman adamlar
bazıları kara kravatlı
bazıları kalın kafalıydı
ama hep evimin önünde ciddi adamlar vardı
ben yakup diye bağırdım
kapımın önü
kapımın içi
kimse
duymadı
