sükûnet

Tarihi:

[ Şeyhoğlu, Marzubânnâme terc., 1380]
arslan sükūnet zencīrin üzüp [kırıp] ilçiyi yırtmağa ḳasd eyledi [ Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
sukūnet: (Masdara ta-i masdariyet ilhakına hacet olmayıp uydurma bir lafzdır.) Durgunluk, aram, asayiş, rahat.

Köken:

Arapça skn kökünden gelen yazılı örneği bulunmayan *sukūna(t) سكونة z "dinginlik, vakar" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça sukūn سكون z "1. ikamet etme, konaklama, 2. dinginlik" sözcüğünün fuˁūla(t) vezninde masdarıdır. Bu sözcük Arapça sakana سَكَنَ z "dindi, dinlendi, konakladı" fiilinin masdarıdır.

Description:

Sükûn masdarının anlam ayrışmasını karşılamak amacıyla üretilmiş türevdir. Arapça sözlüklerde örneğine rastlanmadı.