toka

Tarihi:

Eski Türkçe: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
toku [kemer tokası], er tokuladı [adam kayışa halka taktı] Kıpçakça: [ Codex Cumanicus, 1303]
fibula - Tr: toga "bardak tokuşturmak" [ Ahmed Mithat, Felatun Bey ve Rakım Efendi, 1875]
'Sıhhatinize' diye Rakım ile toka ederek içtiler "... mal veya parayı elden vermek (argo)" [ Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1930 yılından önce]
Haydi parayı toka et bakalım "... el sıkışmak" [ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945]
toka: El sıkışma. Toka etmek: El sıkışmak.

Köken:

Eski Türkçe toku "kemer tokası" sözcüğünden evrilmiştir. Eski Türkçe sözcük Eski Türkçe tokı- fiilinden Eski Türkçe +gU ekiyle türetilmiştir.

Description:

Karş. Moğolca toġukay "kemer tokası, aşık kemiği, tartı için kullanılan metal parçası". • toccare "dokunmak" fiili ile benzerliği muhtemelen ses yansımasına dayanır.