şerbet

Tarihi:

[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
ṭopṭolu ol bāṭiye şerbet-durur [o kadeh dopdolu şerbettir] şehadet şerbeti [ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574]
gerçi çok dilāver ġāżī ol maˁrike-i serbāzīde şerbet-i şehādeti nūş ve hayāt-i fānī lezāyizini ferāmūş eyledi şerbetçi otu [ Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
şerbetçi otu: Vaktiyle şerbetçilerin kullandıkları ve elyevm bira denilen arpa suyunun istihzarına yaradığıyçün Avrupaca pek makbul olan bir nebat şerbetli [ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945]
şerbetli: 1. Yılan sokmasından zarar görmiyen. 2. (mec.) Kötü işler yapmayı huy edinmiş olan.

Köken:

Arapça şrb kökünden gelen şarba(t) شربة z "1. bir defada içilen miktar, içim, 2. içecek şey, içki" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça şaraba شَرَبَ z "içti" fiilinin faˁla(t) vezninde ismi merresidir.